Kim bilir orada ne yapıyorumdur

     

               *İş arkadaşımın kocasının tacizleri yüzünden çelişkili günler geçiriyorum. Aslında bu taciz konusu da ince iş, ne taciz ne değil iyi belirlenmesi gerekiyor. Bazen arkadaşımızın aramızdaki hukuka güvenerek yaptığı cinsel göndermeli şakalaşma veya tanıdığımız erkeğin bize iltifatı da olabilir. Tanımadığımız erkekler de bize iltifat edebilir elbette, ama onun da bir zamanı, yeri, üslubu ve oranı olmalı. Sanırım “kadın durumdan rahatsızsa tacizdir” demek yeterli olur. Yeni evlendi arkadaşım. Birbirlerine olan aşkları gıpta edilecek cinsten. Arkadaşım; kocası mağazanın kapısından girince bile koşarak sarılan, elleriyle yemek yediren, kıskanmasın diye ne istiyorsa giyen, nereye istemiyorsa gitmeyen delice aşık bir kadın. İlk evlendiklerinde beraber yaptığımız bir muhabbette siyasi görüşüm yüzünden adam bana ufaktan kıl olmuştu. İşçi partili, facebook kapak resminde “her türk asker doğar” yazan, kolunda Atatürk dövmesi olan ve en sevdiği yazar Yılmaz Özdil olan biri, vicdani redçi, kürtleri savunan, oyunu HDP ye verdiğini söyleyen bana elbette gıcık olmalıydı. Aramızda günlerce siyasi tartışmalar döndü. Daha doğrusu ben onun görüşlerini hiç bir şekilde eleştirmedim o benimkileri beğenmemişti ve ben günlerce kendi fikirlerimi savunmakla uğraşıp durdum. Gerçi her türk asker doğar fikrine azcık atar yaptım yalan değil. İşçi partisi de ne bileyim biraz şey.  Fakat ne olduysa son bir kaç aydır bana karşı tavırları yumuşadı ve tam tersine dönüştü. Eşinin yanında iltifatlar yağdırıp evlerine davet etmeye başladı. Facebook hesabım olmamasına kızdı, telefonuma numarasını kaydedip, saçlarım kızıl olursa daha seksi olacağımı ekledi. Bütün bunları arkadaşımın yanında yapmasından “bunlar normal herhalde lan, baksana karısının yanında diyo” diyerek yadırgamadım. Fakat ben evdeyken, gece geç saatlerde arayıp “sizin o tarafa geliyorum bak bakiim oralarda park yeri var mı demesi” de yadırganmayacak gibi değildi. Park yeri araması değil, gece araması. Bunları da normal olarak kabul ettim. Belki gerçekten işi vardı bu tarafta ne biliyim. Dükkanın arka tarafında ben üstümü değiştirirken içeri “canıııım” diye dalmasını bile normal kabul ettim. Kıyafetlerimi götümü başımı dakikalarca süzüp, ben yakalayınca “ne biçim bi tarzın var ya, ne şimdi ne bu bunlar bu” gibi kekelemeler yaşamasını da önemsemedim.  Fakat geçen gün dükkanda yanında getirdiği ruju dudaklarıma sürmek isteyince nihayet jetonum düştü. Kırmızı ruj bana yakışmaz ki bir kere? Şimdi kara kara düşünüyorum işi mi bıraksam yoksa ikisini karşıma alıp “arkadaşlar grup mu yapmak istiyoruz?” diye sorsam mı? Ben zaten bu konularda biraz meşrebi geniş biriyim. Belki de babam yanımızda anneme içine girmeli türküler söylediğinden olabilir. Pek kafam basmıyor taciz durumlarına. Her halde afedersin sikmeye kalkarsa ancak “haaa eveeet bu taciz bence” diyeceğim görünen o.

          *Seçimler yaklaşırken yine AKP seçmeni hakkında koyundur, makarnacıdır, kömürcüdür muhabbeti sıklaştı. Hiç hoşlanmıyorum bu tarz sınıflamalardan. AKP’lilerin keMAL :))) esprileri ne kadar komikse, koyun fotografı koyup AKseçmen 😉 yazmak o kadar komik.  Biliyorum bu bir yoksul aşağılaması değil, ufak tefek hediyelere tav olup oy verilmesine bir eleştiri ama maalesef gerçekçi bir eleştiri değil. CHP veya diğer partiler de benzer dağıtımlar yapıyor, önceki seçimde CHP paketlere ekstra olarak türk kahvesi eklemişti ama yine seçilemedi. Demek ki kahve bayatmış. Bunda kötü bir şey görmüyorum hatta çok lazım bir şey bence. Anadolu’daki soba ve kış sefaletini yerinde yaşayan biri olarak diyebilirim ki bir miktar kömürle kalbimi rahatlıkla çalabilirsiniz. Hele 10 torba kömüre saçımı kızıla boyatıp dudağıma kırmızı ruj bile sürdürtürüm. Ve fakat olayın iç yüzü hediyeye oy vermek bile değil benim canım. Daha derin ve daha anlaşılmaz şeyler yaşanıyor oralarda. İflah olmaz bir AKP’li olan ve tayyib’in daşşaklarını yiyip bokunu avuçlarım demeden güne başlamayan babam üzerinde yaptığım araştırmalar sonucunda diyebilirim ki olay tahminimizden daha büyük bir cehalet. Öyle aaa o kadar tape dinlediler, hırsızlığı gördüler, yalanları bir bir çıktı ama hala AKP’ye oy veriliyor demek ki ekonomi batınca anlayacaklar vs. demeyin. Öyle bir şey asla olmayacak. Babama göre “Kabataş yalanını Bahçeli söyledi, gezi bir filmdi filmden sahneler gösterip sanki olay varmış gibi göstertildi, Halkbankası CEHAPE’nin o paralar da gılışdar’ın bir zamanlar SSK’dan çaldığı paralar AKP bulmasaydı ülke batmıştı,  hala ahır halinde duran bin cami varmış AKP hepsini tek tek bulup temizliyormuş, Aksaray o kadar da büyük değil mercekle büyütüp göstertiyorlar,  Tayyip Erdovan gerçekte Abdulkadir Geylani ama söylemiyor, Muhsin Yazıcıoğlu’nu gılışdar öldürmüş, Ali İsmail’i Bahçeli,  AKP giderse müslümanlık kaldırılacak, tape ney?….” Evet bunlar babamın söylediklerinden aklımda kalanlar, unutmak için mazotla isotu karıştırıp sabah üç bardak akşam üç bardak içiyorum
*Yazın hayatımda da gelişmeler oluyor ama ben iyice içine kapandım bu konuda, kimseyle paylaşasım gelmiyor. “artık şeyde yazmay…. yeni kita…. benim bir öykü….” diye başladığım bir milyon cümleyi yazarken sildim. Her taraf taslak ve şablon doldu. Esasen internetten ve özellikle içinde debelendiği –twitır, akp, ortadoğu, hocanın biri gene şunu demiş, havuz medyada çıkan yazı– döngüsünden kuskuntu geldi. Akp’den nefret ettiğim kadar, muhalefet için o taraftan tiplerin ağzına bakar olma muhalifliğinden de nefret ediyorum. Bunları görmemek için internetten uzak duruyorum ama bu kez de gündemden o kadar uzağa düşüyorum ki babam gibi “hepisi gılışdarın suçu hepisi” diyen biri olma ihtimalim kuvvetleniyor. Velhasıl ara sıra okumam ve yazmam gerekiyor. Son olarak Lemanyak dergisinde yazmaya başladım. Umarım devam ederim, bilmiyorum. Mizah dergileri bende biraz sabıkalı 

*Blogumu birileri kıskanıp (a.k.a herkesin derdi ben olmuşum demek ki zamanında iyi koymuşum...) google’a ispitlediği için içerik uyarısı veriyor. bir iki yere yazdım ama bu meseleyi düzeltemiyorum, hala bana “yetişkin içeriğiniz varsa demek...” cevabı veriyorlar. Yetişkin içerik ne lan? Koyacam orta yere üstünde AL İÇERİK yazan kıllı taşşak görseli o olacak. Google’ın böyle bir handikabı var, şikayet edebiliyorsun ama şikayeti düzeltemiyorsun. Sana biri PORNOCU OROSPU ŞEREFSİZ OĞLU ŞEREFSİZ GAVATI diyebilir, mahkemeye verip hapse attırabilir. Kuzu kuzu o hapsini yatıcan. Herifler mükemmel sistem yapmışlar. Ülkemize de uyumlu. diktalık forevır < 3

bitti..

5 comments

  1. Hayal gücüne taptığım kadın, Siminya. Yıllar öncesinde farklı kimliklerle blog yazarken seni sürekli sessizce okuyordum. Her yazın yağmur gibi yorum alıyordu. Sahi ne oldu da böyle sessizleşti buralar? :/

    Beğen

  2. Özlemişim siminya, kahvaltıda aklıma geldin. Anonim olarak bunu söylememin bir değeri var mı bilmiyorum ama ülkede saygı duyduğum birkaç insandan birisin. Lemanyak konusu da hayırlı olsun, keşke kafa'da yazsan ama bu da kabulümüz. Mizah dergilerine başlıyorum ben de o halde.

    Beğen

Yorum bırakın